Page 23 - ARALIK sayısı
P. 23

ÖYKÜ



                                                                                          Sudenaz DERİN 10/ A



                                                                       CAN FEDA









                 Bir yaz tatili sabahıydı. Okulların tatile girmesiyle Oğuz, dedesinin yanına, Çanakkale’ye gitmeye karar verdi.
            Ancak Oğuz’un dedesi bu ziyaretten habersizdi. Oğuz, Çanakkale’ye vardığında dedesi mutluluktan gözyaşlarını
            tutamadı. Dedesinin bir ayağı yoktu. Oğuz ayağının neden olmadığını çok merak etti. Utancından sormaya cesaret
            edemedi ama merakına yenik düşüp sonunda cesaretini topladı ve sordu.
                    Dedesi,  askerdeyken  savaşta  bir  ayağını  kaybettiğini  söyledi.  Oğuz,  gözleri  yaşarıp,  “Peki  değer  miydi
            dedeciğim?” diye sordu. Dedesi bir anda ciddileşerek, sert bir şekilde cevap verdi: “Değerdi tabii ki. Benim sadece
            bir ayağım yok. Benim arkadaşlarım canını feda etti. Ben sadece bir ayağımı kaybettim. Eğer arkadaşlarım şehit
            olmasaydı, benim ayağım kopmasaydı, ne özgür kalırdık ne de sen rahat uyurdun; her şey vatan için... Unutma,
            vatan için yapılmayacak şey yoktur. Söz konusu vatan ise her şey feda edilir.”
            Oğuz, başını hafifçe öne eğerek, “Haklısın, dedeciğim.” diyerek odasına gitti. Odasından bir resim alarak dedesine
            gösterdi. Resim cumhuriyet ile ilgiliydi. Resmin altında bir şiir vardı.
            Bu vatan atamdan yadigar bana,
            Nice şehitler verildi uğruna ,
            İçimdeki vatan sevgisi bambaşkadır,
            Atamdan yadigar bana.
            Vatanım ne güzeldir,
            Uğrunda can vermek ne şereftir,
            Ben bir Türk genciyim,
            Her şeyden önce vatanım gelir.

            Dedesi,  resme  bakarken  alttaki  şiiri  gördü  ve  okudu.  Oğuz’a
            gözleri yaşlarla dolu baktı:
            -Aferin,  evlat!  Benden  daha  iyi  anlatmışsın.  Bak,  ne  güzel  şiir
            yazmış  ve  resim  çizmişsin.  Bana  sorulan  soruları  hepsi
            yaptıklarının  içinde.  Senden  tek  isteğim,  içindeki  bu  vatan
            sevgisini asla eksiltmemen, dedi.
               Oğuz bu sözleri duyunca çok mutlu oldu ve dedesine:
            -Dede, askerlik fotoğrafların var mı?
            -Gel, göstereyim.
            Ahşap,  tozlanmış  bir  sandıktan  eskimiş  fotoğraflar  ve  sararmış  mektupları  çıkarttı.  Sandık  adeta  bir  zaman
            kapsülüydü. İçinde sadece resim ve mektuplar yoktu; dedesinin madalyaları, askerlik eşyaları, silahları ve mermileri
            vardı. Dedesi Oğuz’la birlikte incelemeye başladı. Oğuz, fotoğraflara çok şaşırdı. Dedesinin o zamanlar genç ve uzun
            olduğunu fark etti. Şimdi ise yaşı doksanlara yaklaşmış, boyu kısalmış, gözlerinin altları çökmüş ve değnekle zor
            yürüyen bir adam olmuştu.
            Oğuz,  dedesinin  mektuplarını  okumaya  başladı.  Bir  mektup  dikkatini  çekti.  Mektupta,  dedesinin  askerlik
            arkadaşının şehit haberini veriyordu. Oğuz, mektubu dikkatle okudu ve gözlerinden akan yaşları sildi. Dedesi:
                  -Ne oldu oğlum?
               -Dede, ya benim babam da şehit olursa ya buradaki abi gibi bombayla parçalanırsa? Ben babamı istiyorum. Dede,
            lütfen babamı bana getir…
            Oğuz’un gözyaşları yanaklarından süzülüyordu.
                -Merak etme Oğuz, babana bir şey olursa şehit olur. Şehitlik öyle büyük bir mertebe ki kimse onun sevabını
            bilemez. Allah, şehitleri mükafatlandıracaktır. Hem baban canını vatan için feda edecektir. O, her daim Atatürk’ün
            izinden giden, her şeyini atan için verebilecek bir insandır. Eğer izni olursa seni görecek, emin ol üzülme.
                -Dede, başım ağrıyor, biraz yoruldum, gidip yatabilir miyim?

                                                           22
   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27   28